Orijinal Araştırma

Romatolojide kadının dünü, bugünü, yarını

10.4274/raed.galenos.2020.40412

  • Emine Duygu Ersözlü
  • Melda Ulaş Güncan

Gönderim Tarihi: 04.07.2020 Kabul Tarihi: 21.11.2020 J Turk Soc Rheumatol 2021;13(1):1-5

Amaç:

Türkiye’de kadın romatologların akademik hayatta ve Türkiye Romatoloji Derneği yönetim kurulundaki konumlarını değerlendirmek amaçlanmıştır.

Yöntem:

1993 yılından itibaren Türkiye Romatoloji Derneği’nin kayıtları günümüze kadar incelenmiştir. 2020 yılı itibariyle görev yapan romatologlar akademik ünvanlarıyla kaydedilmiştir.

Bulgular:

1993 yılı dernek kayıtlarına göre ülkemizde 8 erkek (%66,7) ve 4 kadın (%33,3) üye varken, 2020 yılında 205 erkek (%52,2) ve 188 kadın (%47,8) üye bulunmaktadır. Romatoloji derneğinde günümüze kadar dernek başkanlığı yapan erkek sayısı 11 (%84,6) iken kadın sayısı 2’dir (%15,4). 2020 yılı itibariyle 89 romatoloji profesörünün 39’u (%43,8), 54 doçentin 24’ü (%44,4) ve 19 doktor öğretim üyesinin 6’sı (%31,5) kadın olup kadın akademisyen oranı %42,5’tir. Romatoloji eğitimi devam eden 99 romatoloji uzmanlık öğrencisinin 47’sini (%47,4) kadınlar oluşturmaktadır.

Sonuç:

Türkiye’de kadın romatolog sayısı erkek romatolog sayısına hemen hemen benzer olmasına rağmen akademik hayatta ve dernek yönetiminde yeterli ve beklenen çoğunluğa ulaşamamıştır.

Anahtar Kelimeler: Romatolog, kadın, akademik

Giriş

Kadınların kurumsal tıp içine girebilmesi, yani bir tıp okulunda okuyabilmesi, mezun olabilmesi ve çalışma izni alabilmesi 19. yüzyılın ikinci yarısında başlayıp 20. yüzyıla, iki dünya savaşı arasındaki döneme kadar süren uzun bir mücadelenin sonucunda gerçekleşebilmiştir. Bu zorlu mücadelenin esas kahramanları ise bu uğurda savaşan kadınlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın tıp doktoru ise Safiye Ali’dir. Aynı zamanda tıp eğitimi veren ilk kadındır.[1]

Romatoloji, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de nispeten daha az doktor ve akademisyenin bulunduğu bir bilim dalıdır. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) iç hastalıklarına bağlı romatoloji “board” sınavı ilk kez 1972 yılında yapılmış, ülkemizde ise 1993 yılında romatoloji kendi başına bir alt uzmanlık alanı olarak kabul edilmiştir. Türkiye’de iç hastalıklarına bağlı romatolojinin ilk kurulması 1950’li yılların başında Dr. Tayyar Kuşçu ile başlar. Dr. Tayyar Kuşçu romatoloji eğitimini ABD’de almıştır. Ülkemizde Şişli Etfal Hastanesi’nde romatoloji ünitesini kurmuş ancak genç yaşta bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir.[2,3] İlk kadın romatoloğumuz ise Prof. Dr. Meral Koniçe’dir. Prof. Dr. Meral Çalgüneri, Prof. Dr. Eren Erken ve Prof. Dr. Nurşen Düzgün sırayla takip eden kadın romatologlarımızdır. Prof. Dr. Meral Koniçe, Prof. Dr. Meral Çalgüneri, Prof. Dr. Eren Erken ve Prof. Dr. Huri Özdoğan ile birlikte Türkiye Romatoloji Derneği’nin 12 kurucu üyesi arasındadırlar.

Türkiye’nin ilk kadın romatoloğu olan Prof. Dr. Meral Koniçe 1943 yılında Karaman’da doğmuştur. 1966 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirmiş, 1971 yılında aynı fakültede iç hastalıkları ihtisasını tamamlamıştır. 1971 yılında Dünya Sağlık Örgütü bursuyla İngiltere’de Medical Research Council’de romatoloji araştırma ünitesinde çalışmıştır. 1975’te Türkiye’ye dönerek iç hastalıkları romatoloji laboratuvarında immünofloresans mikroskobisi ile antikor tayinine başlamıştır. 1977 yılında doçent olarak atanan Meral Koniçe, 1982 yılında profesörlük ünvanı almıştır. 1979 yılında The London Hospital Medical Collage kemik ve eklem araştırma ünitesinde, 1981 yılında Leiden Üniversitesi’nde doku grubu laboratuvarında çalışmıştır. 1993-2005 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Romatoloji Bilim Dalı başkanlığı yapmış, 2009 yılında emekli olmuştur. Türkiye’de romatolojinin gelişmesinde ve çok sayıda romatoloğun yetişmesinde rolü olan Meral Koniçe 2016 yılında vefat etmiştir.

Türkiye’nin ilk kadın romatologlarından biri olan Meral Çalgüneri, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra Hacettepe Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nda 1973 yılında uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. 1978-1980 yılları arasında İngiltere’de Leeds Üniversitesi’nde Romatoloji Kliniği’nde çalışmıştır. Kariyerine Hacettepe Üniversitesi’nde devam eden Prof. Dr. Meral Çalgüneri 1984 yılında doçentlik, 1994 yılında profesörlük ünvanını almış, 2011 yılında emekli olmuştur.

Eren Erken Türkiye’nin ilk kadın romatologlarından olup, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 1976 yılında bitirdikten sonra 1976-1980 yılları arasında Çukurova Üniversitesi’nde iç hastalıkları uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. Boston Üniversitesi’nde romatoloji, Almanya’da Universitaet Göttingen’de immünoloji kliniklerinde çalışmıştır. 1986 yılında doçent ve 1992 yılında profesör ünvanı almış, 2019 yılında emekli olmuştur.

Nurşen Düzgün, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra aynı üniversitede iç hastalıkları ihtisasını tamamlamıştır. 1984 yılında doçentlik ve 1991 yılında profesörlük ünvanı alan Nurşen Düzgün uzun yıllar Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik İmmünoloji ve Romatoloji Bilim Dalı başkanlığı yapmıştır. Nurşen Düzgün 2016 yılından itibaren çalışmalarına Ufuk Üniversitesi’nde devam etmektedir.

Ayşe Huri Özdoğan, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde iç hastalıkları ihtisasını tamamlamıştır. Aynı fakültede kariyerine devam eden Ayşe Huri Özdoğan, 1985 yılında doçentlik ve 1991 yılında profesörlük ünvanı almıştır. 2017 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı’ndan emekli olmuştur.

Geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca tıp dünyasında; tıbbi eğitim, istihdam, akademik ilerleme ve terfi olanakları bakımından cinsiyet eşitsizliklerinin azaltılmasında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu ilerlemeye rağmen, genel olarak tıpta ve özellikle akademik tıpta önemli cinsiyet farklılıkları devam etmektedir.[4] Günümüzde tıp fakültelerinde sınıfların yaklaşık yarısı kız öğrencilerden oluşmasına rağmen akademik hayatta kadınlar daha az rol almaktadır.[5] Benzer sayıda erkek ve kadın tıbbi kariyere başlasa dahi, kariyer basamaklarının her aşamasında kadın sayısında göreceli bir azalma gözlenmektedir.[6] Tıp fakültelerinde kadın öğretim üyeleri, akademik tıptaki sayıları ile orantılı olarak kıdemli akademik kademelere ve pozisyonlara ilerleyememiştir.[7] Fakülte düzeyinde kadınların yetersiz temsili akademik tıp dünyasında hala önemli bir sorundur. Tam zamanlı öğretim üyelerinin sadece %38’ini kadınlar oluşturmaktadır.[8] Bu durum en çok akademinin üst düzeylerinde ve liderlik pozisyonlarında dikkat çekicidir.

Bu makale ile ülkemizde kadın romatologların akademik hayattaki yeri ve yönetime katılımlarını ortaya koymak amaçlanmıştır.


Gereç ve Yöntem

Türkiye’de 2020 yılı itibariyle görev yapan romatologlar çalıştıkları kurum ve hastane, varsa akademik ünvanları ile kaydedilmiştir. Türkiye Romatoloji Derneği (TRD) kayıtları 1993 yılından itibaren incelenmiş, yıllar içinde değişen yönetim kurulu üyeleri kaydedilmiştir.

Çalışma için Mersin Üniversitesi Etik Kurulu’ndan 20.01.2021 tarih ve 65 sayılı kararı ile etik onayı alınmıştır.

İstatistiksel Analiz

Toplanan veriler bilgisayara kaydedilerek “IBM SPSS Statistic 26.0” programı ile analiz edilmiştir. Sonuçlar için sadece tanımlayıcı istatistik yöntemlerinden yüzdeler, ortalama ve standart sapma kullanılmıştır.


Bulgular

Türkiye’de 1994 yılı verilerine göre 22 romatolog vardı. Bu romatologların ise sadece 8’i (%36,3) kadın idi. 2020 itibariyle 48 ilde toplamda 138 merkezde romatoloji kliniği aktif olarak çalışmaktadır. Ülkemizde 188’i (%47,8) kadın olmak üzere toplamda 393 romatolog ve romatoloji uzmanlık öğrencisi bulunmaktadır.

Romatoloji camiasında toplam 89 profesör, 54 doçent, 19 doktor öğretim üyesi görev yapmaktadır. Seksen dokuz romatoloji profesörünün 39’u (%43,8), 54 doçentin 24’ü (%44,4) ve 19 doktor öğretim üyesinin 6’sı (%31,5) kadın olup kadın akademisyen oranı %42,5’tir. 2020 yılı itibarıyla hali hazırda uzman doktor ünvanı ile görevine devam eden 132 romatoloğun 60’ı (%45,4) kadınlardan oluşmaktadır. Romatoloji eğitimi devam eden 99 romatoloji uzmanlık öğrencisinin 47’sini (%47,4) kadınlar oluşturmaktadır (Grafik 1). Türkiye’de 135 romatoloji kliniği mevcut olup, romatoloji eğitimi veren 31 klinik bulunmaktadır. Eğitim veren kliniklerde görev yapan kadın bölüm başkanı/şeflerinin oranı 10/31 (%31,2)’dir.

Ülkemizde romatologların tam zamanlı çalıştıkları kliniklere bakıldığında; devlet üniversitelerinde çalışmakta olan 118 romatoloğun 45’i (%38,1) kadın olmasına karşın vakıf üniversitelerinde görev yapan 19 romatoloğun 14’ü (%73,7) kadındır. Devlet hastaneleri, eğitim ve araştırma hastaneleri ve şehir hastanelerinde görev yapan 99 romatoloğun 48’i (%48,5) kadındır. Özel hastanelerde 17’si (%41,5) kadın olmak üzere toplam 41 romatolog çalışmaktadır.  Tam zamanlı özel muayenehanesinde çalışan 18 romatoloğun 5’i (%27,8) kadındır. 2020 yılında Türkiye’de romatologların tam zamanlı çalıştığı hastanelere göre dağılımı Tablo 1’de verilmiştir.

1993 yılında 8 erkek (%66,7) ve 4 kadın (%33,3) kurucu üye ile icraata başlayan TRD, 2000 yılında 27 erkek (%57,5) ve 20 kadın (%42,5) üye, 2010 yılında 99 erkek (%55,6) ve 79 kadın (%44,4) üye ve 2020 yılı itibarıyla 205 erkek (%52,2) ve 188 kadın (%47,8) üye ile faaliyetlerine devam etmektedir. Dernek üyelerinin yıllara göre dağılımı Grafik 2’de verilmiştir.

Ülkemizde 1993 yılı itibarıyla faaliyete geçen romatoloji derneğinde 1993-1996 yılları arasında dernek yönetiminde bulunan 5 üyenin yalnızca biri (%20) kadın idi. 1996-2000 yılları arasında dernek yönetimindeki kadın oranı değişmemiştir. 1993-2020 yılları arasında dernek yönetiminde bulunan toplamda 66 üyelikten ancak 14’ü (%21,2) kadınlar tarafından temsil edilmiştir. 2020 itibarıyla yönetim kurulunda bulunan yedi üyenin ise yalnızca biri (%14,2) kadındır. Romatoloji derneğinde günümüze kadar dernek başkanlığı yapan erkek sayısı 11 (%84,6) iken kadın sayısı 2’dir (%15,4). Bilimsel kurullarda ise 2010’dan itibaren toplamda 44 üyelikten 15’i (%34) kadınlar tarafından temsil edilmiştir. Bugün itibarıyla, 2020 yılındaki mevcut bilimsel kuruldaki 9 üyeden 6’sı (%66,6) kadındır.


Tartışma

Türkiye’de akademik olarak ilk romatoloji ünitesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde 1966 yılında Prof. Dr. Nihat Dilşen tarafından kuruldu. Bunu 1977 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, 1978 yılında Ege Üniversitesi, 1982 yılında Çukurova Üniversitesi, 1984 yılında Hacettepe Üniversitesi ve 1990 yılında Marmara Üniversitesi takip etmiştir. 1993 yılı sonunda Türkiye’de toplam 6 romatoloji ünitesi ve 9 öğretim üyesi vardı.[2]  2020 yılı verilerine göre 35 devlet üniversitesi, 9 vakıf ünitesi bünyesinde toplam 44 üniversitede romatoloji bilim dalı bulunmaktadır.

2015 yılında yayınlanan Kilian ve ark.’nın[9] yaptıkları çalışmada Amerika’da çalışmakta olan 5.595 romatoloğun %41’inin kadın olduğu belirtilmiş, aynı çalışmada pediatrik romatologlar arasında kadın oranı %68 olarak verilmiştir. İmmünoloji-allerji bölümünde bu oran %32,6, hematolog ve onkologlar arasında bu oran %37,8’dir.[5,8] Birçok bölümde kadın sayısı erkeklerin gerisinde kalmakla birlikte ülkemizde 188’i (%47,8) kadın olmak üzere toplamda 393 romatolog bulunmaktadır. Türkiye’de kadın romatolog sayısı erkek romatolog sayısına hemen hemen benzerdir.

Profesör, dekan ve akademik kadrolarda erkekler daha sık görev almaktadır. Amerika’da akademik olarak çalışma hayatına devam eden kardiyologların %16,5’i kadındır.[4] Hematolog ve onkologların birlikte değerlendirildikleri çalışmada kadın akademisyenlerin oranı %35,7 olup, kadın profesörlerin %21,9’u, doçentlerin %35,7’si, yardımcı doçentlerin %45,4’ü kadındır.[8] Amerika’da 2019 yılında yayınlanan Ngaage ve ark.’nın[10] yaptığı çalışmada plastik cerrahide akademisyenlerin %18’inin kadın olduğu bildirilmiştir. Blumenthal ve ark.’nın[5] yayınladıkları makalede Amerika’da immünoloji-alerji bölümünde, profesörlerin %14,1’i, doçentlerin %22,3’ü, yardımcı doçentlerin %63,6’sı, toplam akademik kadroların %36,3’ünün kadın olduğu belirtilmiştir. Türkiye’de romatolojide profesörlerin %43,8’i, doçentlerin %44,4’ü kadın olup kadın akademisyen oranının diğer ülke ve bölümlerde yapılan çalışmalara kıyasla daha yüksek olduğunu ancak halen eşitliği yakalayamadığı gözlenmektedir. Devlet üniversitelerindeki kadın romatolog oranı %38,5 olup diğer ülkelere benzer sonuç gözlenmektedir. Vakıf üniversitelerinde ise çalışan kadın romatolog oranı %73,7’dir. Türkiye’de vakıf üniversitelerinin Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerde olması ve vakıf üniversitelerinin ekonomik koşullar açısından erkekler tarafından daha az tercih edilmesi bu durumun nedenleri arasında görülebilir. Amerika’da pediatrik ve erişkin romatoloji yandal uzmanlık öğrencilerinin %57’si, Türkiye’de erişkin romatoloji yandal uzmanlık öğrencilerinin %47,4’ü kadındır.[9] Akademilerdeki kadın hekimler için kıdemde de eşitsizlikler vardır. Bugüne kadar, cerrahi, acil tıp, kardiyoloji ve enfeksiyon hastalıkları da dahil olmak üzere incelenen çoğu tıbbi uzmanlıkta profesörlük oranında cinsiyet farklılıkları tespit edilmiştir.

2014 yılında Amerika’daki tıp fakültelerinde yapılan bir araştırmada bölüm şeflerinin %24’ünün ve bölüm başkanlarının %15’inin kadın olduğu bildirilmiştir.[8] Plastik cerrahide eğitim kliniklerinin %13’ünde, hematoloji ve onkoloji kliniklerinde ise %30’unda bölüm başkanları kadındır.[8,10] Türkiye’de romatoloji eğitimi veren kliniklerde görev yapan kadın bölüm başkanı/şeflerinin oranı %31,2’dır. Liderlikteki bu cinsiyet farkına katkıda bulunabilecek çeşitli faktörler vardır. Tıp fakültelerinde ve kurumlarda akademik kariyer, araştırma sayısı, klinik hizmet, tıp eğitimine katkı ve daha az ölçülebilir ek faktörler olmak üzere bir dizi faktöre dayanmaktadır.[5,8]

Ulusal ve uluslararası toplantılardaki konuşmacılar içinde yine erkek sıklığı daha fazladır.[5] Bizim ülkemizde romatoloji kongrelerine bakıldığında konuşmacı sayıları kadın lehine olmasına rağmen oturum başkanlarında halen erkek romatolog sayısı fazladır.

Ülkemizde romatoloji derneği ilk olarak 1993’te Romatoloji Araştırma ve Eğitim Derneği ismiyle faaliyete geçmiştir. 2012 yılında derneğin adı TRD olarak değiştirilmiştir. On üç kez değişen dernek yönetiminde kadınlar sadece 2 kez başkanlık görevi almışlardır.

Erkeklerle benzer performansta çalışmalarına rağmen kadınlar ev işlerinde daha çok görev almakta, bununla birlikte maddi olarak daha az para kazanmaktadır. Amerika’da yapılan bir çalışmada aynı işe eşit ücret ödenmesini sağlayan yasalara rağmen, kadın hekimlerin aynı uzmanlıkta ve akademik titrede erkek meslektaşlarından daha az maaş aldığı gösterilmiştir. Sağlık dışı sektörlerde ise maaş cinsiyet açığı azalmış olsa da, kadın hekimler için maaş açığı 1996-2000 arasında 34.620 dolardan 2006-2010 arasında 56.019 dolara yükselmiştir. 20.329 ABD’li doktora uygulanan bir ankette, tam zamanlı erkek doktorlar, tam zamanlı kadın doktorlardan daha yüksek ortalama maaş bildirmişlerdir. Akademik kadın hekimlerin, yaş, deneyim, uzmanlık, fakülte sıralaması ve araştırma ve klinik üretkenlik ölçütlerine göre ayarlama yapıldıktan sonra akademik erkek hekimlere göre yılda yaklaşık 20.000 dolar daha az kazanç sağladığı görülmüştür. Kadın hekimlerin hem akademik kurumlarda hem de özel muayenehane ve hastanelerde daha düşük ücretlerle çalıştığı ortaya konmuştur.[5,7] Plastik cerrahide akademik gelir düzeyi kadın ve erkekler arasında benzer olmakla birlikte, genel anlamda pazarın %92’si erkek egemenliğindedir.[10] Ülkemiz şartlarında devlet hastaneleri ve devlet üniversitelerinde hekim maaşları konusunda kadın erkek eşitliği sağlanmıştır. Ancak özel hastaneler ve muayenehane gelirleri açısından erkek romatologlar daha avantajlıdır. Özel hastanelerde tam zamanlı çalışan romatologların %58,5’i, tam zamanlı özel muayenehanesi olan romatologların %72,2’si erkektir.

Çalışmanın Kısıtlılıkları

Çalışmamızın bazı kısıtlılıkları mevcuttur. Romatologların akademik yayın sayısı ve makalelerin yayınlandıkları indeksler çalışmaya alınamamıştır. Romatologların tam zamanlı çalıştıkları kurumlar belirtilmiş ancak yarı-zamanlı çalışma durumları ve kurumları çalışmaya dahil edilememiştir.


Sonuç

Sonuç olarak tüm dünyada ve ülkemizde tıbbın birçok alanında erkek egemenliği sayısal ve yönetimsel olarak devam etmektedir. Türkiye’de kadın romatolog sayısı erkek romatolog sayısına hemen hemen benzer olmakla birlikte akademik ve dernek yönetiminde yeterli ve beklenen çoğunluğa ulaşamamıştır. İlerleyen yıllarda romatolog kadın hekimlerin akademik hayatta ve yönetimde daha fazla rol almaları gerekliliğini vurguluyoruz.

Yazar Görüşü

Kadın hekimler; tüm meslek gruplarında olduğu gibi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı sorunlar yaşamakta ve aynı konumdaki erkek meslektaşlarına göre dezavantajlı konumlarda kalabilmektedirler. Cinsiyet uzmanlık alan seçiminde, akademik yaşamda yükselmelerinde, üniversitelerde veya hastanelerde yönetici konumlarda yer alışlarında, derneklerde veya kurullarda başkanlık ve kurul seçimlerinde, mesleki örgütlenme çalışmalarına katılımlarında maalesef etkili olmaktadır. Ülkemizde kadın romatolog ve erkek romatolog sayılarının benzer olmasına rağmen derneğimizde başkanlık ve yönetim kurulunda temsil edilme oranlarına bakıldığı zaman; bu konuda daha çok kadın romatoloğun aktif olmasının ve kurullarda yer almasının gerekliliği aşikardır. Kadının gücü biz olabilme doğasından gelir. Biz olabilen bireyler iş hayatının her alanında ben olabilen bireylere göre daha başarılı olma potansiyeline sahiptir. Bu verilerin ışığında daha çok katılımla, daha aktif olarak görev alacak kadın hekimlerimizle gelecek yıllarda bu oranların artacağına inanmaktayız.

Etik

Etik Kurul Onayı: Çalışma için Mersin Üniversitesi Etik Kurulu’ndan 20.01.2021 tarih ve 65 sayılı kararı ile etik onayı alınmıştır.

Hasta Onayı: Retrospektif çalışma.

Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.

Yazarlık Katkıları

Konsept: E.D.E., Dizayn: E.D.E., Veri Toplama veya İşleme: M.U.G., Analiz veya Yorumlama: E.D.E., M.U.G., Literatür Arama: M.U.G., Yazan: E.D.E., M.U.G.

Çıkar Çatışması: Yazarlar makalenin içeriği ile ilgili herhangi bir çıkar çatışması bildirmemiştir.

Finansal Destek: Yazarlar herhangi bir yerden finansal destek almamışlardır.


Resimler

  1. Konya D. Turkey’s first woman doctor: Safiye Ali and activities. J Soc Sci Hum Res 2018;19:35-54.
  2. Yazıcı H. Rheumatology in Turkey. Rheumatology in Europe. 1994;23/3:116-117.
  3. Yazıcı H. Dünya’da ve Türkiye’de 1950 yılından sonra tıp dallarındaki ilerlemelerin tarihi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, 1988:391-4.
  4. Bluementhal DM, Olenski AR, Yeh RV, et al. Sex differences in faculty rank among academic cardiologist in the United States. Circulation 2017;135:506-17.
  5. Blumenthal KG, Huebner EM, Banerji A, et al. Sex differences in academic rank in allergy/immunology. J Allergy Clin Immunol 2019;144:1697-702.
  6. Harrington KA, Chang G. Women in academic musculosketal radiology. Clin Imaging 2018:52;180-2.
  7. Ash AS, Carr PL, Goldstein R, Friedman RH. Compensation and advancement of women in academic medicine: Is there equity? Ann Intern Med 2004;141:205-12.
  8. Riaz IB, Siddiqi R, Zahid U, et al. Gender differences in faculty rank and leadership positions among hematologist and oncologist in the United States. JCO Oncol Pract 2020;16:e507-16. doi: 10.1200/OP.19.00255.
  9. Kilian A, Upton LA, Battafarano DF, Monrad SU. Workforce trends in rheumatology. Rheum Dis Clin N Am 2019;45:13-26.
  10. Ngaage LM, Harris C, Rosen C, et al. Sex disparity in academic rank and industry payments to plastic surgeons. Ann Plast Surg 2020;84:201-7.